Eylül 2012 / Büyümedeki yavaşlamanın devam etmesini bekliyor musunuz? Avrupa’daki yavaşlamanın etkilerinin sonucu mu? Bu durum dünya ticaretini nasıl etkiler?
– Dünya ekonomisinde her gelişme artık birbiriyle ilgili. Akdeniz havzasındaki AB üyesi devletlerin kolay kolay çözülemeyecek gibi görünen borç sorunu hem Euro üzerinde baskı oluştururken hem de dünya piyasalarını etkiliyor. Ancak Çin’deki ekonomik büyümenin yavaşlamasını buna bağlamak çok da doğru olmaz. Çin cari işlemler dengesinde son 12 ayda 195 milyar dolar fazla vermiş bir ülke. Ancak bu rakam Almanya için 200 milyar doların üzerinde. Amerikan ekonomisi ise, hâlâ üzerinde kara bulutlar dolaşsa da herkesin beklentilerinin üzerinde bir performans sergiliyor. Çin’in bu dönemde performansını etkileyen faktörler dış sebeplerden daha çok içsel.
Sanırım artık hepimiz Çin’i biraz daha yakından tanımak zorunda kalacağız, çünkü Çin ekonomisinin iç dengelerini anlamadan takip etmek giderek imkânsızlaşacak. Bu nedenle ÇİTAM gibi düşünce kuruluşlarına daha da çok görev düşecek.
Çin’de bu sene sonunda yaşanacak liderlik değişimi çok önemli. Bu kritik ve önemli dönemde Çinli yetkililer ülke ekonomisini yumuşak bir inişe geçirmek ve yeni yönetime üzerindeki stresi azaltılmış bir ekonomi sunmak istiyorlar. Hal böyle olunca da parasal genişlemeden emlak piyasalarına müdahaleye kadar uzanan bir seri önlem alıyorlar. Artan yaşam maliyetlerini karşılamayan ücret artışları kıyı şehirlerinde bazı tepkileri beraberinde getirmeye başladı bile. Ülke dışına kayan yatırımlar ve Çinli turistler sayesinde Almanlar ve Amerikalıların ardından ülke dışında en çok para harcayan üçüncü ülke konumuna gelmeleri ve emlak piyasalarında artan finansal kaldıraç etkileri gibi gelişmeler, Çin ekonomisi üzerinde bazı soruları beraberinde getiriyordu. Çin bu seneyi biraz daha soğuyarak geçirerek yeni yönetime bazı yapısal önlemleri hayata geçirilmek için daha uygun bir ortam hazırlıyor denilebilir.
Merkez Bankası’nın önlemleri dünyadaki likiditeyi nasıl etkiler?
– Seçimlerden önce Amerika’da bir parasal daralma olması mümkün değil. Her ne kadar artık herkes parasal gevşemenin başta işsizlik ve büyüme olmak üzere ekonominin dinamikleri üzerindeki etkisinin giderek azaldığı konusunda hemfikir olsa da seçimlere kadar bu yönde politikaların devamını bekleyebiliriz. Tabii ECB’nin devlet bonosu satın alınması, hatta AB bonosu ihracı konusundaki tutumu da çok önemli olacak.
Çin’in catch-up büyümesi yerini neye bırakacak?
– Bırakmayacak gibi duruyor. Zaten son çeyrekte dünya büyümesinin neredeyse üçte ikisi BRIC ülkelerinden gelmişti. Son dönemde emtia fiyatlarındaki gevşeme ile istim kaybeden Brezilya ekonomisi de dikkate alındığında büyümenin lokomotifi olacak yeni bir dinamiğin kısa vadede öne çıkmasını beklemek çok zor. Çin ise bu arada iç dinamiklerini devreye sokarak satın alma gücüne sahip 350 milyonluk nüfusu tüketim anlamında mobilize edip iç talebe dayalı bir büyüme sürecine girmeye başlayacak gibi görünüyor. Tabii son zamanda ihracat ağırlıklı Çinli şirketler arasında görülen hızla artan iflaslar da bu sürecin bir başka sonucu olarak karşımıza çıkacak.
Yuan’ın dünya ticaretinde rezerv para olarak kullanılma hedefi ertelenir mi?
– Siyasi hedeflerle ekonomik gerçekleri birbirinden ayırmak gerekiyor. ÇİTAM olarak mayıs ayı içinde yaptığımız konferansta da açıklandığı üzere dünya ticaretinde yuanın aldığı pay artıyor. Hatta geçenlerde yayınlanan bir Deutsche Bank raporu da bu gelişmeyi AB şirketleri için teyit etti. Mevcut faiz hadleri ve kur seviyelerinde yuan üzerinden ticaret yapmanın avantajlarının ortaya çıkması burada belirleyici olacak. Bu bağlamda 2013 çok önemli bir sene.