Yetenekten Lidere kitabını okumak için tıklayınız
ÖNSÖZ
Rahmetli Kayra Bey bazı konular için “it takes one day to learn it, but a life time to master it” derdi…
Aslında bireysel gelişim ile ilgili her alanda doğru bu söz. Daha kaliteli bir yaşam için hayatımıza davet ettiğimiz bir çok yetkinlik aslında bir günde öğrenilirken, yaşam tarzımıza tam olarak intibak etmeleri, o konularda ustalaşmamız belki de bir ömür boyu sürüyor… Liderlik de böyle.
Zaman zaman fikrimi soranlar oluyor, “sizce küçük ve orta ölçekli şirketlerin önündeki en büyük engel ne?” diye… “Kalifiye insan kaynağına, özellikle de en çok ihtiyaçları olan profesyonel yönetici kadrolarına erişimde çektikleri zorluklar” diyorum. Ve bu zorluk aslında ödedikleri maaş, verdikleri sorumluluk, kariyer tatmini gibi etkenlerden değil, onları rekabette bir üst seviyeye çıkaracak bu yeteneklerden ne beklediklerini ve nasıl bir tutum ile bu yetenekleri değerlendirip tutabileceklerini bilememeklerinden kaynaklanıyor.
Yönetici koçluğu ve mentorluk uygulamaları bu alanda iş dünyamızın en çok fayda sağlayacağı alanlar olduğu inancı ve bilinci ile bu kitabı iş dünyamıza sunuyoruz.
Uluslararası şirketler ve büyük kurumlarda yapılan araştırmalarda yöneticilerine sunulan bireysel gelişim programları içinde (MBA programları dahil) yönetici koçluğu yüzde seksen yedi gibi bir oranla bütün diğer programlardan daha etkin sonuç verdiği ifade ediliyor. Oysaki ülkemizdeki bir çok orta ve küçük ölçekli şirket sahibi patronlar koçluk üzerine konuştuğumuzda hiç ilgi göstermiyor, hatta boşa atılan bir kaynak gibi yaklaşıyorlar konuya… Tabii maalesef şöyle bir gerçek daha var. Koçluk hizmetini nasıl satın alacağını bilemeden, hatta bu hizmetten nasıl faydalanacağı konusunda net bir fikri olmayan bir şirketin maalesef koçluk ile ilgili tecrübesi de çok olumlu olamayabiliyor.
Oysa ki başta yönetim kurulu başkanlarının, şirket sahibi aile bireylerinin ve şirketi kurumsallaştırma sürecinde şirketlerini emanet ettikleri üst düzey profesyonel yöneticilerinin koçluk ve mentorluk süreçlerinden ne kadar çok faydalanacakları hem uluslararası literatürde hem de yönetim biliminde artık kesin olarak yeni almış durumda.
İşte bu kitap ile hem kurumsal yapılara sahip, koçluk uygulamalarını en etkin şekilde zaten kullanan önde gelen şirketlerimize bir el kitabı, bir rehber sunmak, hem de asıl koçluk mesleğini belki de hiç tanımayan, ya da bir şekilde yanlış tanımış onbinlerce küçük ve orta ölçekli şirketimize ulaşmak ve bu değerli hizmetten en etkin şekilde yararlanmalarına ön ayak olmayı amaçlıyoruz.
Yönetimsel anlamda daha iyi bir seviyeye çıkmadan maalesef ülkemizin içinde bulunduğu orta gelir tuzağından çıkmamız mümkün değil. Çünkü şirketlerimizin sunduğu katma değeri arttırmanın yolu inovasyon ve yüksek teknolojinin, sürdürülebilir bir şekilde iş hayatımıza girmesi ile ancak mümkün olacak. Ve bu bağlamda iş dünyamızın en hassas dokusu, istihdamın belkemiği aile işletmelerinin daha da etkin bir yönetim şekline kavuşması, iş dünyasındaki yetenek havuzundan daha iyi faydalanması, ülkemizin yetiştirdiği değerli beyinlerin de bu şirketlerde kariyerlerinden tatmin olarak iş dünyamıza katkılarını sunmaları şart… Eğer bunu başaramazsak sanırım mevcut katma değeri yükseltmemiz ve ekonomimizin kronik sorunlarına çözüm bulmamız mümkün olmayacak.
Umarım bu kitap ve “Koçluk ve Yönderlik Derneği” bünyesinde yaptığımız bütün çalışmalarımız ile iş dünyamızın gelişimine bir nebze katkıda bulunabilir, gelecek nesillerimize daha yaşanır, daha müreffeh ve daha keyifli yarınlar sunabiliriz.
TEŞEKKÜRLER
Hayat tesadüflerle mi şekilleniyor, yoksa biz mi bazı noktaları birleştirip bir anlam katıyoruz hayatımıza bilemiyorum… Sanıyorum yaşarken tesadüf dediğimiz bir çok olayı geçmişe baktığımızda birbirine bağlayıp hayatımızda olup bitenlere bir anlam katmaya çalışıyoruz. Benim de koçluk mesleği ile tanışmam bir dizi rastlantı sonucunda oldu. Önce 1997 senesinde Junior Chamber International (JCI) Dünya Kongresinde Hawaii’de Anthony Robbins ile tanışıp sonrasında JCI bünyesinde bireysel gelişim konularında uluslararası bir eğitimci olmam, arkasından benim gibi finansçı iki çok değerli arkadaşımla (Gamze ve Demet) beraber kurumsal eğitim sektöründe faaliyet gösteren bir şirketi hayatı geçirmemiz, benim o dönemde bankacılık kariyerine devam ederek Londra merkezli küçük bir bankanın genel müdürü olarak yurtdışına taşınmam ve ilk koçluk eğitimimi Londra’da CTI’dan almam aslında belli bir sürecin devamı gibi yorumlanabilir. Ancak tam subprime krizi öncesinde Gamze’nin beni davet ettiği bir kahvaltı sofrasında Londra merkezli Academy of Executive Coaching (AoEC) isimli bir kurumun ileri seviye koçluk eğitimine (Advance Diploma in Executive Coaching) katılmaya karar vermem, bu eğitimin ilk modülü için yazın ortasında Bodrum’daki yazlık evimizden İskoçya’ya doğru yola çıkarken havuzda kızımın bir arkadaşının ailesi ile sohbet ederken, onların tavsiyesi ile EMCC’nin Türkiye’deki kuruluşunda çok emeği bulunan sevgili Tim ile tanışmam ve EMCC’nin ülkemizde neredeyse kapanmak üzere olduğu bir dönemde yönetim kurulu başkanlığı sorumluluğunu alıp bu çok değer verdiğim mesleğin gelişimi için aktif olarak görev almam bana yine de bir tesadüfler zinciri gibi geliyor… Ama sanırım bütün bu süreç içinde beni durmadan aktif olmaya iten önemli içsel motivasyon faktörlerimin olduğu aşikar.
Kariyerimiz boyunca iz bırakan, geriye dönüp bakıldığında şükran ile anılan çok değerli akıl hocaları, mentorlar, yöneticilerden birisi olmak sanırım birçoğumuz için önemli ve anlamlı bir hedef. İşte değerli katkıları ile bu kitap sayesinde kalıcı bir eser ortaya çıkmasını sağlayan dostlarımla iz bırakacak bir çalışmaya birlikte imza attık.
Beni koçluk ile tanıştıran sevgili Gamze Bayraktaroğlu, EMCC’yi hayatıma sokan sevgili Tim Bright, dernek yönetim kurulu üyelerimiz sevgili Aslı Barış Seyis ve Özge Koca , bizlere ilham veren rahmetli Murat Demiroğlu, bu kitap için yurtdışı kaynaklardan çevirileri yapan sevgili Pelin Tayanç, itinalı ve titiz çalışması ile kitabı edit ederek bu haline getiren sevgili Nuray Meriç, ilk taslakları okuyup yorum, katkı ve önerileri ile kitabın gelişimine katkıda bulunan sevgili Saynur Önen, Dilek Akgün Yıldırım ve Neslihan Sezer olmasaydı sanırım böyle bir eser ortaya çıkmazdı.
Ve sevgili yayıncım Yelda ve Destek Yayınları çalışanları: Yine harika bir iş çıkardınız…
Dr. Riza Kadilar
Istanbul, Ekim 2014