Liderlik

Call Center Life dergisi söyleşisi

Haziran-2011 / Sizin hakkınızda bilgi alabilir miyiz? Eğitim durumunuz, iş deneyimleriniz?

– Ortaokulu Ankara Tevfik Fikret Lisesi’nde okuduktan sonra Ankara Fen Lisesi’ni bitirdim. Üniversite eğitimimi ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünde tamamladıktan sonra Stanford University’de ekonomi mastırı, arkasından da Fransa’nın en önde gelen okullarından HEC’de MBA yaptım.

1994 yılında Türkiye’ye geri döndüğümde Fransa’daki eğitimime destek olan TEB bünyesinde bankacılık kariyerine başladım. Bankanın bütün önemli bölümlerinde tecrübe kazandıktan sonra, önce yabancı sermayeli şirketlerden, daha sonra da muhabir bankacılık bölümünden sorumlu yönetici olarak görev yaptım. 1998 yılında grubun Hollanda’da kurulmasına karar verilen iştirakinin oluşumunu tamamlayan ekipte yer aldıktan sonra finansal kurumlardan sorumlu yönetici olarak çalıştım. 2001 yılında ülkemize TEBNV’nin temsilcisi olarak döndüm. 2002 sonunda ise TEB Grubu’ndan ayrılıp Sabancı Grubu’nun Londra’daki bankacılık iştiraki Sabanci Bank plc’ye genel müdür vekili olarak geçtim. 2006 sonuna kadar devam ettirdiğim bu görev sürecinde, bankanın birçok alanda önemli başarılar sağlamasına liderlik ettim. Stanford’daki eğitimimi Sabancı Vakfı bursu ile finanse etmiş biri olarak büyük bir hazla üstlendiğim bu görevimi, 2006 yılı içinde yaptığımız bir stratejik değerlendirme sonucunda Akbank Grubu’nun Avrupa’daki bütün iştiraklerinin Hollanda merkezli bir yapı altında toplanmaya karar verilmesi ile sonuçlandırmak durumunda kaldım. Roterdam merkezli kurulan bu yeni yapının genel müdürü olarak atanmamı takiben, önde gelen uluslararası bir yatırım bankası olan Natixis’e ülke yöneticisi olarak geçtim. 2007 yılından beri de Natixis bünyesinde bir danışmanlık firması olan Natixis Pramex’in Türkiye temsilcisi olarak İstanbul’da bulunuyorum.

Bankacılık tecrübemin yanı sıra 2000 yılında tamamladığım doktora çalışmalarım sayesinde akademik hayata da yakın kalma fırsatım oldu. Geçtiğimiz dönem İzmir Ekonomi Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi’nde finans ve marka yönetimi dersleri verdim. Bu dönem de Boğaziçi Üniversitesi’nde lisans seviyesinde uluslararası ilişkiler üzerine bir ders veriyorum.

İngilizce hakkında görüşleriniz?

– İçinde bulunduğumuz zaman diliminde iş dünyasında, sanatta, sporda, teknolojide ve daha birçok alanda İngilizce küresel bir iletişim aracı olarak ortaya çıkıyor. Çin Halk Cumhuriyeti’nde 130 milyonu aşkın kişinin İngilizce konuşması ve bu sayının 2020 yılında ABD’nin nüfusunu geçeceği gerçeği dikkate alındığında İngilizcenin evrenselliği daha da önemli bir boyut kazanıyor.

Bu bağlamda bütün gençlerimiz için uluslararası arenada kendilerini en iyi şekilde ifade etme imkanını yakalamak çok büyük önem kazanıyor. Hal böyle olunca İngilizce olarak kendini iyi ifade edebilmek, İngilizce konuşma becerilerini geliştirmek özellikle gençlerimiz açısından son derece önemli oluyor. Bu amaçlar doğrultusunda dünya genelinde gençlere en sağlıklı imkanları sunan English Speaking Union ile koordineli çalışmak üzere İngilizce Konuşanlar Derneğini (ESU Türkiye) 2010 yılı başında ülkemizde kurduk. ESU Türkiye olarak faaliyetlerimizi bu alanda yoğunlaştırıyoruz. Çalışmalarımıza örnek olarak 14 seçkin okulun öğrencilerinin katıldığı ESU Turkey International Public Speaking yarışması ve yurt dışında kariyer yapmayı hedefleyenlere yönelik ESU ExpatSuite programını verebilirim. Önümüzdeki günlerde İngilizce hitabet sanatını öğreteceğimiz bir program başlatacağız. Bunların yanı sıra her sene ülkemizden İngiltere’de yapılan birçok programa katılmaya hak kazanan genç profesyonellere burs imkanı da sağlıyoruz.  Oxford Üniversitesi’nde yapılan ESU International Relations Conference, Globe Theatre ile Londra’da düzenlenen Shakespeare kurslarını bunlara örnek olarak verebilirim.

Peki ya sizin İngilizce tecrübeniz?

– Ortaokulu Fransız öğretmenlerimizin eşliğinde yabancı dilde okumuş olmama rağmen, benim ilk yurtdışı tecrübem, 1989 yılında Fransız İhtilali’nin 200. yıldönümü kutlamaları için Türkiye’yi temsilen Paris’e giden üç kişilik ekipte yer almamla mümkün oldu. Yani ilk yurtdışı deneyimini 21 yaşında yaşadım. Ancak, benim gerçek ilk yurtdışı tecrübem, mastır yapmak için ABD’ye karar vermemle gerçekleşti.  Önce Palo Alto (California) Stanford University’de, sonra da Paris HEC’de okudum. Stanford’da ekonomi ağırlıklı bir mastır, Fransa’da da işletme yüksek lisansı (MBA) programlarını tamamladım. Yurtdışı deneyimi, benim için hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Her ne kadar uluslararası bir eğitim kurumunda Fransız ekolüyle ortaokulu okumuş olsam da gerçek dünya ile tanışmam yurtdışı eğitim sürecinde mümkün oldu. Tabii, bu faydayı iki aşamada ele almak lazım. Kariyeriniz boyunca CV’nizde yer alan okulların zaman zaman size fırsatlar yarattığını görüyorsunuz. Okuduğunuz okullar, bir anlamda sizin kişisel markanızın ayrılmaz bir unsuru oluyorlar. Bu bağlamda ODTÜ, Stanford ve HEC gibi bulundukları ülkelerin önde gelen okullarından mezun olmam iş dünyasında doğal olarak bazı network’lerin içinde yer almamı sağladı. Ama bundan çok ama çok daha önemlisi, yurtdışında eğitim aldığım süreç, bana kendimi tanımamı; yetkinliklerimi, sınırlarımı, zaaflarımı ve güçlü yönlerimi keşfetmemi sağladı. Ailemden, sevdiklerimden uzakta, hem de akademik olarak zor bir süreç içinde tek başıma bir hayat sürdürmem, bu zor süreçte kendime olan güvenimin sağlamlaşmasına destek oldu. Herkesin kendi kendine yarattığı duvarlar, engeller, hatta kendisini sınırlayan, kısıtlayan önyargılar vardır. Yurtdışında eğitim aldığım süreçte bu negatif önyargılarla başa çıkmayı, kendime olan güvenimi perçinlemeyi öğrendim. Yani yurtdışı eğitimi insana benzersiz bir yaşam tecrübesi kazandırıyor.

Yabancı dil konusunda başınızdan geçen ilginç bir anınız var mı?

– Her ne kadar ODTÜ’yü bitirmiş olsam da maalesef Amerika’ya gittiğimde İngilizce seviyem hiç de iyi değildi. Derslerde, okuma yazmada hiçbir sorun çekmiyordum. Orada ilk alınan sınav sonuçlarında hemen sınıf birincisi olmuştum. Ancak, iş sosyal ortamlarda konuşmaya ve konuşulanları anlamaya gelince maalesef çok zorlanıyordum. Hatta durum öylesine kötüydü ki, arkadaşlarımızla bir yerlerde oturup bir şeyler yiyip içerken, sohbet ederken, ben konuşulanları takip edemiyor, onlar gülünce ben de gülüyor, böylece onları anlamadığım belli olmasın diye gayret sarf ediyordum. Sonunda bunun böyle olmayacağına karar verip hemen ilk dönemin ortasında bir “Public Speaking” dersi aldım. İlk derste herkesi sahneye davet edip eline kısa bir cümle verip o konuda bir dakika konuşmasını istiyorlardı. Kalbim çarpa çarpa o sahneye çıktığımda bana gelen cümle şuydu: “That doesn’t kill us makes us stronger”. “Evet eğer burada düşüp ölmezsem bundan sonra nasıl olsa bir şekilde İngilizce konuşmayı öğrenirim herhalde” demiştim. Şimdi yıllar sonra neredeyse hayatımın büyük çoğunluğu İngilizce ve Fransızca konuşarak geçiyor. İnsana bir zamanlar o kadar zor gelen şeyler bir süre sonra o kadar doğal bir hal alıyor ki… Sanki birkaç dil konuşarak doğmuşum gibi zannediyorum… Aslında işin başı hep çok zor…

Yabancı dilini geliştirmek isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?

– Yurtdışına çıkmak en pratik çözüm. Ama yurtdışına çıkmadan önce uluslararası bir derneğe üye olmalarını, üye olamıyorlarsa da bir şekilde faaliyetlerine katılıp tecrübe edinmelerini tavsiye ederim. Mesela 100’ü aşkın ülkede faaliyet gösteren JCI (ülkemizde Genç Liderler ve Girişimciler Derneği), Rotaract, Interact veya üyelerinin liderlik ve girişimcilik vasıflarını geliştiren benzeri derneklerle tanışmaları, hem onları uluslararası bir ortama daha buradan hazırlayacak, hem de gittikleri ülkede bu derneklerin yerel şubelerinin faaliyetlerine katılıp kısa zamanda çok renkli ve faydalı tanışıklıklar edinip ihtiyaçlarına rahat çözüm bulabilecekleri bir network edinmelerini sağlayacaktır. Bu bağlamda ESU Türkiye’nin de sunduğu imkanları özetlemek isterim:

ESU Turkey International Public Speaking (Topluluk Önünde Konuşma) yarışması ESU’nun gençler arasında hitabet sanatını geliştirme amacıyla 1960 yılından beri düzenlediği bir organizasyon. Yarışma uluslararası bir niteliğe sahip olmakla birlikte öğrencilerin İngilizce konuşma becerilerini ilerleterek iş yaşamlarında başarılı olmalarına olanak tanıyor. Öğrenciler ayrıca bu yarışma sayesinde ikna kabiliyetlerini, hakkında konuştukları konuya olan hakimiyetlerini ve karşılaştıkları sorulara anında doyurucu yanıt verebilme kapasitelerini artırabiliyor. ESU Türkiye olarak yarışmayı ülkemizde üçüncü defa mart ayında gerçekleştirdik. Yarışmamıza Hisar Okulları, Robert Kolej, Işıkkent, İstek Okulları, TEV İnanç Türkeş Özel Lisesi, Koç Okulları, Darüşşafaka Lisesi, FVM Özel Işık Lisesi, Çakabey Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Üsküdar Amerikan Lisesi ve Açı Okulları gibi prestijli okullar iştirak etti. Birincilik ve ikincilik ödülünü kazanan öğrencilerimiz mayıs ayının son haftasında Londra’da yapılan Uluslararası Public Speaking yarışmasında 45 ülkeden gelen diğer katılımcılarla yarıştılar ve temsilcilerimizden birisi yarı finallere kalarak bizleri gururlandırdı.

Bu vesile ile bir başka önemli fırsata daha değinmek isterim: ESU Türkiye’nin bir diğer hedefi de iş dünyamızın gelecek vaat eden gençlerine yönelik projeler üretmek. Bundaki başlıca motivasyonumuz Türkiye’nin son yıllarda expat ihraç eden bir ülke konumuna gelmesi. Dünya devi firmaların en üst seviyelerinde artık Türk yöneticiler gördüğümüzde şaşırmıyoruz. Bu süreci desteklemek için genç profesyonellerimizi expat kariyere hazırlamak için bir dizi toplantı organize ediyoruz. ExpatSuite adını verdiğimiz serimizin her ay yapılan toplantılarında katılımcılar ülkemizde yaşayan üst düzey expat’lerle buluşma ve tecrübelerinden faydalanma fırsatı buluyorlar. Toplantılar son derece katılımcı bir format ile yapıldığı için katılan herkesin İngilizcesini pratik seviyede sınama fırsatı oluyor. Katılımcılar ve konuk konuşmacılar küçük gruplar halinde samimi bir ortamda sohbet etme imkanı yakalıyor. Toplantı başlıkları bir expat’in hayatında ihtiyaç duyacağı ana temalardan oluşuyor: Hitabet sanatı, expat’ler için networking imkanları, uluslararası mutfaklar ve yeme – içme sanatının bir expat’in hayatındaki yeri, giyim tarzları, yeşil teknolojiler, yeşil yakalılar, eşlerin gözünden expat hayat, expat’ler için kişisel finansal planlama, bir yatırım aracı olarak sanat, yöneticilik eğitimi ve Doğu’ya kayan eksen: ChIndia (Çin – Hindistan) gibi konularda her ay yapılan toplantılarımız hakkında www.expatsuite.com adresinden daha detaylı bilgi alınabilir.

Rıza Kadılar

Avrupa Koçluk ve Mentorluk Konseyi Dünya Başkanı olan Dr. Rıza Kadılar Ankara Fen Lisesi'nden sonra ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden mezun olup Stanford Üniversitesi'nde Ekonomi yüksek lisansını, HEC'de MBA ve Marmara Üniversitesi'nde İletişim Fakültesi'nde basın ekonomisi üzerine doktorasını yapmıştır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu